Limon Bahçeleri | страница 29
–Merhaba, baba.
–Hoş geldiniz…– dedi boğuk ve kısık sesle yaşlı adam.
Janna ile Davi selamlaştılar, ardından bagajdaki ekipmanı çıkardılar.
Yaşlı adam onların yaptıklarını yakından izledi ve Janna ister istemez tedirgin oldu.
–Uzun zamandır misafirimiz yoktu. Bir yıl önce Lübnan'dan iki kişi geldi, bana onları hatırlattınız…
Hayk onun söylediklerini tercüme etti ve bu yerleri ziyaret ederken, yalnız olmamaları herkesi sevindirdi.
–Onların ataları burada yaşıyordu, baba. Kız Rusya'dan ve arkadaşım Amerika'dan geldi.
Yaşlı adam başını ‘olumlu’ anlamında salladı. Rehberin elindeki uzun sopasını aldı, köpeğin kancasını çözdü ve hep birlikte geçide doğru yöneldiler.
Karanlık yollarda yürüdüler. Hayk, telefonunun fenerini açtı. Davi laptop çantasını omzuna astı ve bir hoparlörü de elinde tutuyordu. Janna ise diğer hoparlörü dikkatle taşıyordu.
–Tepeye gidelim, orada meşalelerim var. Buradaki kartallar ve şahinler sık sık misafir olurlar, yabani domuzların yavrularını avlarlar ve aynısı bazen koyunlara da oluyor,– dedi yaşlı adam.
Aklına gelen ve bir süredir sormaya cesaret edemediği soruyu Hayk sordu:
–Sen de buralı mısın?
–Evet, burası eski Ermeni köyüydü fakat sadece 4 ev kaldı, dili de unutmuştuk… Nereden geldiğimizi sorduklarında, -biz hep buradaydık ve gidecek hiçbir yerimiz yok- diye cevap veriyorum.
Hayk sessizliğe bürünmüştü. İhtiyarın cevabında özel bir hikmet vardı.
Janna, konuşmanın neyle ilgili olduğunu anlamıyordu, ancak bu, onu gerçekten meraklandırıyordu.
Davi arkada kaldı. Roma mağarasını gördükten sonra bazı düşünceler ve şüpheler onun zihninde dolaşıp duruyordu.
Tepeden indiler ve harabeler direkt olarak önlerinde göründü. Köpek havlayıp vahşi hayvanları korkutarak ileri koştu.
Kısa görünen yabani limon ağaçları patika boyunca duruyordu.
–Babam hepsini yeniden dikti, sonrada ben- dedi yaşlı adam, gövdeye dokunarak ve Janna'ya yeşil yapraklı bir dal uzattı.
David taş çitin olduğu kısma oturdu. Dizüstü bilgisayarı açarak gereken ses programını ayarlıyordu.
Janna hafif bir ürperti hissetti… Rüzgârın varlığı hissedilmemesine rağmen, bu durum, onun içindeki endişenin geçmesine yardımcı olmuyordu.
–Uzun zamandır rüzgârlar buraya gelmedi ve bugün de sakin, dedi yaşlı adam.
Hayk soğuk çimenlere oturdu ve sırtını taşlara dayadı. Davi kulaklıklarını taktı ve titizlikle son rötuşları yapıyordu. Hoparlörleri ve programı tek bir sisteme bağladıktan sonra, yaşlı adama yaklaştı ve işaretlerle harabelerin ortasına bir meşale koymasını istedi.