Limon Bahçeleri | страница 25
Büyükannesini hatırlayarak aklın mantığıyla haklı çıkan sözlerini kalbinde hissetti:
“Birinci Dünya Savaşı'nın kanlı sonuçları olmasaydı, Anadolu'dan asla ayrılmazdık. İkinci Savaş çıkmasaydı, güzel İtalya'dan gitmezdim. Bu topraklar benim için eşit derecede vatan değerinde.”
Milano'da ortaya çıkan melodinin ritmi tekrar doğdu.
Perdeyi kapattı, pencereden uzaklaştı ve laptopu çıkardıktan sonra elektronik stüdyosunu aramaya başladı.
Jannette gözlerini açtı ve onu tüm dikkatle ekrana bakarken gördü:
–Günaydın, Amasya'ya bilet mi alıyorsun? diye sordu.
–Hayır. Şu an yapılacak daha önemli şey var – parçayı kaydetmek. Müzik… Anlıyor musun?”
–Anlıyorum.
–Günaydın, yanıtladı Davi.
Dün Janna, Simon’un hakkında uzun bir süre bahsediyordu. Kendi babasının onuruna, oğluna, Vardan adını verdi. Janna, Annette'in albümü, daha doğrusu ondan kalan sayfalar, büyükbabası Vardan'dan kaldığını anlattı.
Davi bu hikâyeyi, özel bir ilgiyle dinledi. Çünkü Annette'in okul yazılarında, manastırın diğer tarafındaki bir çocuktan ve ailesinden bahsediliyordu. Şimdilik bunun hakkında konuşmamaya karar verdi. Büyükannesinin albümüne dokunmak ve onun çocukluğu, eski sayfalarını çevirmek inanılmaz bir şey gibi geldi. Anlattığı, özlediği ve pişman olduğu şeyleri, her ağartılmış çizimlerde ifade edildi.
–Sabah, Arapça duayı duydun mu? sordu Janna.
–Rüyamda, beni rahatsız etmedi.
Birkaç kez ekranın fotoğrafını çektikten sonra bilgisayarı kapattı ve banyoya gitti.
Davi kapıda bu cümleyi yanlışlıkla atmış gibi söyledi:
-Sana mesaj yazacağım…
…ve en iyi Japon ve Alman üretim ekipmanların bulunduğu, prodüksiyon stüdyosunun adresine yöneldi.
Janna küçük, tek kişilik kanepeden kalkıp pencereye doğru yürüdü. Davi'yi gözleriyle takip etti. Dikkatini restoranın açılışına hazırlanmak için çoktan süpürülmüş ve her şeyi yerine yerleştirdikleri avluya verdi. Kendini toparladı, üstünü değiştirdi ve aşağı indi. Kahvaltıda peynirli omlet ve filtre kahvesini seçtikten sonra önümüzdeki günler için plan yaptı.
“Amasya’ya gitmedikleri sürece, yürüyüşe çıkıp turistik yerlere ve hediye dükkânlarına bakmaya değer.”
Birkaç not aldıktan sonra hesabı istedi.
Garsondan Davi'nin restoran ve konaklama için ödediğini öğrendikten sonra sadece bahşiş bırakmayı doğru buldu.
Barda Robert ve Hayk bazı belgeleri titizlikle inceliyorlardı.
– Ermeni arkadaşlarınızın İtalya'da aynı işi var. Bu nedenle onlarla Euro lazım TL ne ki… kuruşlar, – garson sonunda belirtti.